Cuma, Nisan 29, 2005

SAYISAL UÇURUM

(Derleme Haluk Tanrıkulu tarafından yapılmıştır.)

Bilgi ve iletişim teknolojilerine (BİT) erişimde yaşanan eşitsizlik (digital divide) sıkça tartışılan bir kavram haline gelmiştir. Bu kavrama karşılık Türkçe’de yaygın kullanılan bir terim bulunmamaktadır. Sayısal uçurum, sayısal bölünme, sayısal ayrım ve sayısal kopma bu kavram karşılığında düşünülebilir.

Sayısal Uçurum ve Uluslararası Çalışmalar
Sayısal uçurum konusu, son dönemde yapılan uluslararası zirvelerde tartışılmakta, ülkeler bu konu için kendi ulusal politikalarını belirlelemeye çalışmaktadırlar. Tartışmalarda bilgi zenginleri ve fakirleri arasında giderek artan uçurumun “internet erişimi olanlarla olmayanlar arasındaki uçurumun, eğitim, mesleki beceriler, okur yazarlık, kamu sağlığı ve ekonomik başarıları da etkilediği ve bu alanlarda mevcut uçuruma katlayıcı etkiler yaptığı “ konusunun dikkat çekilerek yer aldığı görülmektedir.

Ülkeler, bireyler ve haneler ve şirketler arası sayısal uçurumdan söz edilmektedir. Küresel olarak gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farklar ya da kuzey-güney ayrımı bilgi ve iletişim teknolojileriyle birlikte yeni bir boyuta taşınmıştır. Kendileri de büyük bir sanayi olan bu teknolojileri kullanan diğer sanayi ve ticaret alanlarındaki firmalarda da sayısal uçurumdan söz edilmekte, yeni ekonomi tanımları yapılmaktadır. Öte yandan bireyler arasında mevcut fakir-zengin, eğitimli-eğitimsiz, kadın-erkek, yaşlı-genç, evli-bekar gibi farklılıklar, bilgi teknolojilerine sahip olma ve bu teknolojilerin kullanımıyla birlikte daha da çarpıcı hale gelebilmektedir. Bu yazıda Türkiye örneğinde bireyler ve haneler arasındaki sayısal uçurum üzerinde durulacaktır.

G-8’ler 2000 Okinawa zirvesinde, mevcut sayısal uçurum yerel bir konu olmasının ötesinde global bir konu olarak ele alınmıştır. Bu zirvede ABD yönetimi kendisini global düzeydeki sayısal uçurumu kapatmaya adadığını belirtmiştir. Bu konudaki çalışmaları koordine etmek için “Sayısal Fırsatlar Çalışma Gücü” (Digital Opportunity Task Force) adı altında bir grup kurulacağı Avrupa Amerikan İş Konseyi sekreteryası tarafından belirtilmektedir. Sayısal uçurum ve e-ticaret konusunda çalışacak özel kuruluşlara hükümet 200 milyon dolarlık yeni krediler sağlayacaktır. Japonya G8’ler zirvesine “Uluslararası Sayısal Uçuruma Karşı Japonya’nın Ayrıntılı İşbirliği Paketi” adıyla çözümler sunmuştur. Japonya, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki sayısal uçurumun boyutunu vurgulayarak, eylem adımları belirlemiş ve önümüzdeki 5 yılda içerisinde 15 milyar Dolarlık resmi olmayan yardım fonlarının da olduğu bir paket oluşturduğunu açıklamıştır.

İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD’nin son dönem çalışmalarında da “sayısal uçurum” kavramının tanımı, ölçülmesi ve bu eşitsizliğe karşı alınacak önlemler öncelikli konular arasında yer almaktadır. OECD’nin Bakanlar düzeyinde Haziran 2000’de yapılan toplantısında sayısal uçurum, politika belirlenmesi gereken üst düzey ilgi alanı olarak belirlenmiştir.

OECD’nin “Enformasyon, Bilgisayar ve Haberleşme Politikaları” komitesinin (ICCP) “Enformasyon Ekonomisi” adlı çalışma grubunda yürütülen çalışmalar, bilgi teknolojilerine ve altyapıya olan erişimdeki eşitsizlik, bu teknolojilerdeki dengesiz büyüme ile dağılım ve kullanım üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu grupta sayısal uçurum konusundaki çalışmalarda şu sorulara yanıt aranmaya çalışılmaktadır;

· farklı sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik yapılarda sayısal uçurumun boyutu nedir, büyük ve küçük şirketleri nasıl etkileyecektir, ekonomik dengelere etkisi nasıl olacaktır?
· sayısal uçurum nasıl bir hızda ve ne yönde değişmektedir, ne kadar önemlidir?
· yeni teknolojilerin hızlı yayılımı bu bölünmüşlüğü nasıl ve ne kadar etkilemektedir?
· hükümetlerden ve firmalardan gelen tepkiler ve alınan önlemler nelerdir?

Sayısal Uçurumun Değişkenleri
Bilgi teknolojilerinin ve özellikle Internet’in iş yaşamında hızla yaygınlaşması, hem kişisel gelişim hem de yapılan işin geliştirilebilmesi için bu teknolojilerin kullanımını kaçınılmaz kılmaktadır. Bilgi teknolojilerinin erişim ve kullanımındaki farklılıklar ve elektronik ticaretin gelişimindeki farklılıkların yeni bir sosyal bölünmeye yol açacağı öngörülmektedir. Bu bölünmenin farklı gelir gruplarına, eğitim durumuna, yaşa, aile tipine ve bölgelere göre değişebileceği öngörülmektedir. Bilgi teknolojilerinin kullanım ve yayılımındaki farklılıkların firmalar arasında da önemli uçurum yaratacağına dikkat çekilmektedir.

OECD raporlarında, sayısal uçurumun boyutu, durumu ve karakteristikleri eşitlik açısından olduğu gibi verimlilik için de önemli bir konu olarak belirtilmektedir. Internet ve bilgi teknolojileri kullanımının ağ dışsallığı açısından önemi vurgulanarak, ne kadar çok insan Internet bağlantılı, bilgi teknolojileri temelli yeni ekonominin üyesi olursa, o kadar çok ekonomik ortak fayda sağlanarak, yeni teknolojilerin getirilerinden kaynaklanan verimliliğin de o oranda artacağı öngörülmektedir. Farklı gelir gruplarında, farklı eğitim seviyelerinde, farklı yaş ve farklı aile yapılarında bilgi teknolojileri yaygınlık ve kullanımı arasındaki dengesizlikler, teknoloji, altyapı, eğitim ve sosyal alanlardaki politikaların oluşturulması için önemli göstergelerdir.

Birey ve haneler arasındaki sayısal uçurumun ölçülmesi değişik kriterlere göre yapılabilir. En genel kullanılan göstergeler bilgi teknolojilerine sahip olanlar ve olmayanlardır. Bu göstergeler farklı profil değişkenlerine (yaş, cinsiyet, gelir grubu, eğitim durumu v.b.) göre karşılaştırılarak değerlendirilmektedir. Yaygın olarak kullanılan göstergeler telefon, bilgisayar ve Internet’tir.

Türkiye’de Sayısal Uçurum

Bilgi teknolojilerine sahiplik oranı ve bu sahipliğin farklı kriterlere göre sınıflandırılmasını ölçme yöntemi OECD‘nin tüm üye ülkelere önerdiği analitik bir çalışmadır.

Bilgi teknolojileri sahiplik ve kullanımının tüm Türkiye’de ölçüldüğü ilk çalışma 1997 yılında TUENA projesi kapsamında TÜBİTAK BİLTEN tarafından yapılan “Yetenek ve Kullanım Saptaması” konulu saha araştırmasıdır . Kentsel yerleşim yerlerini temsil eden ve kendi alanında ilk olan bu araştırma, yedi coğrafi bölgede, Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından belirlenen 4000 örneklemle gerçekleştirilmiştir.
Sektör çalışanlarına ve kamuda politika oluşturanlara önemli bir bilgi kaynağı olan 1997 yılı saha araştırması, 2000 yılına dek tekrarlanamamıştır. 2000 yılı Temmuz ayında TÜBİTAK BİLTEN “Bilgi teknolojileri Yaygınlık ve Kullanım Araştırması-2000” (BTYKA-2000) adıyla yeni bir araştırma başlatmıştır. TUENA çalışmalarında yapılan araştırmanın genişletilmiş tekrarı olan BTYKA-2000 çalışması, genelleme yapmaya uygun örneklemle gerçekleştirilmiş tipik bir sosyolojik saha araştırmasıdır. Araştırma, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinde, 68 il ve 165 ilçede, örneklemi Devlet İstatistik Enstitüsü’nden alınan 6000 hanede gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın saha çalışması Eylül 2000’de tamamlanmıştır. Araştırma Türkiye’de iletişim araçları ve teknolojilerinin kullanımı ve yaygınlığı ile bunları kullananların ekonomik profillerini çıkarması açısından önemlidir.

Sayısal Uçuruma Karşı Yapılan Çalışmalar/Evrensel Hizmet

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) çerçevesinde hazırlanan 1999 yılı “İnsani Gelişmişlik Raporu”’unda Internet’in erişim ve dışlanma problemi yaratmasına dikkat çekilmişti. Bilgi teknolojileri ekonomik gelişmede, eğitim alanında, sağlıkta, kamu yönetiminde öncü rol oynadıkça yoksulların, okur-yazar olmayanların, kırsal kesimde yaşayanların ve İngilizce bilmeyenlerin dışlanmışlığı giderek büyümektedir. Birleşmiş Milletler 1997 Nisan’ında şu saptamayı yapmıştır: “Bilgi ve iletişim alanındaki fırsatlar, kaynaklar ve erişim dağılımında gittikçe artan bir eşitsizlik vardır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında bilgi teknolojileri ve onunla ilgili uçurum giderek büyümekte, bilgi yoksulluğu olarak adlandırılan bir çeşit yeni yoksulluk ortaya çıkmaktadır.”
Benzer bir şekilde 1994 yılında Avrupa Konsey’ine sunulan raporda; bu teknolojilere sahip olanlar ve olmayanlar olarak, iki uçlu bir toplum yaratmanın esas tehlike olduğu belirtilmiştir.

Telekom hizmetlerine evrensel erişim kavramının uluslararası gündeme getirilmesi 1984 yılındaki “Maitland Raporu” ile olmuştu. O dönemde her 100 kişiye 1 telefon hattı olarak belirlenen bu hedef, 21. yüzyılın başında evrensel hizmet tanımının güncellenmesiyle birlikte iki önemli soruyu gündeme getirmektedir. Birincisi dünyadaki tüm uluslar ve bölgeler için aynı niteliksel ve niceliksel özellikleri olan evrensel hizmet tanımının yapılıp yapılamayacağı, ikincisi ise, evrensel hizmet kapsamının telefondan öteye giderek yeni teknolojileri kapsayıp kapsamayacağıdır. Maitlant raporu ile ortaya konan hedefin bugün ne kadar gerçekleştiği ayrı bir araştırma ve tartışma konusu olabilir.

Bugüne kadar evrensel hizmetin ortak bir tanımı yapılamamıştır. Avrupa Birliği’nin telefon direktifinde evrensel hizmet” bölgesel yerleşimlerinden ayrı olarak tüm kullanıcılara, ulusal özel durumlar ışığında, satınalınabilecek ücretlerle, belirli kalitede minimum bir set hizmet verilebilmesi” olarak tanımlanmakta ve ulusal düzenleyici kuruluşlara bu tanımı uygulama zorunluluğu getirmektedir. Avrupa Komisyonu halen evrensel hizmet tanımını yeniden yapmak üzere raporlar hazırlamaktadır.

Bir çok ülke kendi evrensel hizmet tanımını yapmıştır. Internet erişimi ve e-posta hizmetleri, gerçekte yalnızca katma değerli hizmetler olmayıp, yeni ekonominin de can damarı olan ileri teknolojilerdir. Yeni teknolojilerle birlikte yaşanmaya başlanan sosyal dışlanma ve bölünmüşlüğe çare olarak önerilen evrensel hizmet tanımlarına bu hizmetlerin de alınması tartışmaları sürmektedir. Sayısal uçurum arttıkça, telekom işletmecileri ve düzenleyici kuruluşlar tarafından, evrensel hizmet tanımları ve fonları oluşturulmaktadır.

Tartışmalar evrensel hizmet maliyetini kimin ödeyeceği noktasında odaklaşmaktadır, mevcut aboneler mi, hükümet mi yani tüm vergi mükellefleri mi bu maliyeti karşılamalıdır. Ekonomi uzmanları tarafından yapılan vurgu ağın genişlemesinin ağa bağlı olan herkesin faydasına olacağı, ağ genişledikçe arama fırsatlarının artacağını yönündedir. Evrensel hizmet maliyetini karşılamanın diğer örnekleri, gelirlere uygulanacak vergiler, satışlardan elde edilen yüzdeler, lisans bedelleri, arabağlantı ödemeleri gibi yöntemler olmaktadır.

Dünyada halen mevcut diğer evrensel hizmet uygulamalarından örnek vermek gerekirse; Kolombiya’da 100 şehirde Internet merkezleri oluşturulması için 180 milyon dolarlık fon oluşturulması, Arjantin’de tüm vatandaşların bedava e-posta adresi ve bedava erişim imkanlarından yararlanması için postanelerde erişim mekanlarının oluşturulmasının yasalarla belirlenmesini saymak mümkündür.

Portekiz ve Fransa’da baskın işleticilerin evrensel hizmet zorunluluğu yerine evrensel hizmet fonu oluşturulması zorunluluğu planlanmış, Avustralya’da evrensel hizmet maliyeti telekom gelirleri oranında taşıyıcılara paylaştırılmış durumdadır.
Sayısal Uçurumu Önlemek/Türkiye için Evrensel Hizmet Politika Önerileri
“Erişim uçurumu,” bilgi toplumuna doğru giden yolda ABD’den Avrupa’ya kadar en önemli sorunlardan birisidir. Çeşitli nedenlerle toplumun bir kesimi yeni ağlara erişebilirken, geri kalan önemli bir bölümü bu ağın dışında kalmaktadır. Erişim uçurumu bilgi toplumu olarak tanımlanan toplumlarda “enformasyon zenginleri-enformasyon yoksulları” olarak iki parçalı bir toplum yaratma tehlikesini beraberinde getirmektedir. Çünkü, eğitimden iş bulmaya kadar pek çok hizmetin bu ağlar üzerinden görülmesi söz konusu olmaya başlamıştır. ABD ve Avrupa’dan daha düşük kişi başına milli gelire sahip ülkelerde, sorun çok daha geniş ve önemli gözükmektedir. Toplumun güçsüz kesimlerinin yeni altyapıdan dışlanmaları, güçsüzlüklerini ve görece gelir düşüklüklerini katlayabilir. Bu nedenle hükümetler, “toplumun büyük kesimine” erişimi hedeflerine koymaktadırlar.
Ayrıca, bu teknolojilerin en büyük etkisi ancak toplumda hızla ve adil olarak yaygınlaşmalarıyla mümkün olacaktır. Bu nedenlerle, bilgi teknolojileri ve altyapılarından sağlanacak toplumsal yararın maksimize edilmesi ve bu yolla ülkenin sosyo-ekonomik yapısının sıçrama yapması “güçsüz olanın da bağlanması” (weak link) ilkesinin tanınmasına bağlıdır. Bu ilke, dezavantajlı kesimlerin ulusal enformasyon altyapısına gereksinimleri doğrultusunda erişebilmelerinin sağlanmasını hedef olarak alır. Bu hedef doğrultusunda gerekli telekomünikasyon ve haberleşme düzenlemelerinin yapılmasını, özel projeler uygulanmasını ve kamu çıkarının bütün diğer önceliklerden daha güçlü olarak sağlanmasına yönelik müdaheleleri öngörür.

Türkiye’de Başbakanlık direktifi ile gerçekleştirilen TUENA projesinde sayısal uçurumun kapatılması yönünde, erişim ile ilgili çok önemli hedefler konmuştur. Anaplan çalışmasının Altyapı Planlaması Alt İş Paketi’nde de belirtildiği gibi, bilgi çağı toplumları arasında yerini almayı planlayan Türkiye, 2010 yılına kadar, ulusal enformasyon ağına erişim için gerekli olan araçlara sahip olmak isteyen her haneye ve her firmaya bu olanağı sağlamayı hedeflemelidir. TUENA Projesinde bu politikayla ulaşılması gereken büyüklükler, kamunun (devlet ve hükümetler) bilinçli bir politika izlememesi halinde varılacak noktadan, bilgisayar sahipliği için 2 kat, Internet erişimi için ise 10 kat daha yüksek olarak belirtilmiştir.
Mayıs 1998’de Ulaştırma Bakanlığı’na sunulan TUENA Projesi Altyapı Planlaması raporunda yer alan, erişim uçurumuna karşı yapılan saptamalar ve alınacak önlemleri içeren toplumsal öncelikler bugün için de çok geçerlidir. Raporda belirtilen bu öncelikler şunlardır:

· Geleceğin haberleşme altyapısına erişim için önemli ölçü olan bilgisayar sahipliğinin toplum içinde dağılımı dengesizdir. Geleceğin “bilgi toplumunun” geniş kesimleri dışlamaması için alım gücünü yükseltecek uygun ekonomi ve toplum politikaları seçilmelidir.
· Toplumumuzda üst gelir grupları dışındaki geniş kesimler, kırsal alanlarda yaşayanlar, kent yoksulları ve kente yeni göçenler için yaygın/adil erişim hakkı için gerekli düzenleyici mekanizmalar oluşturulmalıdır. Bu geniş kesimleri “özel ihtiyaç grupları” olarak tanımlamak yetersizdir.
· Evrensel erişim kavramı haberleşme ile ilgili tüm yasal düzenlemelere konmalı ve düzenleyici kuruluşlarla kamu kesimi gerekli ve uygun yöntemlerle bu hedefin gerçekleştirilmesinden sorumlu olmalıdır.
· Kamuya açık haberleşme merkezi, toplumsal dışlanmışlığı engelleyecek bir başka mekanizmadır. Kamuya açık haberleşme merkezi zaman ve hedef olarak bir plana uygun şekilde yürütülmelidir.
· Altyapı üzerinde çalışacak uygulamaların kullanımının kolay olması yaygınlığını arttıracaktır.
· Halkın varolan teknolojileri kullanım kapasitesi ve yeteneği yüksek değildir. Bu alanda var olan teknolojilerin kullanımın etkinliğinin sağlanması için bilgilendirme ve eğitim çalışmaları hem kamu hem de özel kesimin gündeminde olmalıdır.

KAZANMAK ! KAYBETMEK ÜZERİNE

Kazanan her zaman çözümün bir parçasıdır,
Kaybeden her zaman problemin bir parçasıdır.

Kazananın her zaman bir programı vardır,
Kaybedenin her zaman bir özürü vardır.

Kazanan "Bu işi senin için yaparım" der,
Kaybeden "Benim işim değil ki" der.

Kazanan her sorunda bir çözüm görür,
Kaybeden her çözümde bir sorun görür.

Kazanan "Uzak ama yolu biliyorum" der,
Kaybeden "Yakın ama yolu bilmiyorum" der.

Kazanan çakılların yanındaki çimeni görür,
Kaybeden çimenin yanındaki çakılları görür.

Kazanan "Zor olabilir ama mümkün" der,
Kaybeden "Mümkün ama çok zor" der.

Strateji Yönetimi

STRATEJİ YÖNETİMİ (Özet)
(Bu yazı Haluk Tanrıkulu'nun "Strateji Yönetimi" adlı denemesinden alınmıştır.)


Yönetim : İnsanların işbirliği yapmasını ve onların belli bir amaca doğru yöneltilmesini sağlayan faaliyet ve çabaların tümüdür.

- Planlama
- Organizasyon
- Yöneltme
- Koordinasyon
- Kontrol

Yönetim süreli değişim içinde olan bir kavram, anlayıştır. Bu yüzyılda yönetimin üç temel unsuru bulunmaktadır.

- İnsan kaynağını bilgi ile bütünleştiştiren entellektüel sermaye öncelik vermek
- Global ekolojik düzene karşı kendini sorumlu hissetmek
- Değişmek son çare haline gelmeden değişimi başlatmak

Planlama: Yönetimin gerçekleştirmek istediği amaçların nasıl yapılacağı hakkında, yönetimi düşünmeye zorlar. Mantığa, akla ve kurum amaçlarına uygun bir planlama, yöneticinin çalışmasını önemli ölçüde basitleştirir. Çalışmalarda birliği sağlar. Belirtilen süreler içinde çalışmaları gerçekleştirmek, izlemek ve eşgüdüm sağlamak olanağı bulunur.

Strateji Planlama : Geleçeğin tahmin edilerek dış çevrenin analizi ve işletme, kurum ve konunun üstün ve zayıf yönlerinin göz önüne alınarak uygun stratejilerin (manevraların, hareketlerin, atılımların) seçilmesi ve bu adımları sistematik hale getirilmesi gerekir.

Stratejik Yönetim : Genel yönetimden ayrı olarak düşünülmemelidir. Genel olarak yönetim, kurumun amaçlarının gerçekleştirilmesi için yapılması gerekli faaliyetlerin planlanması, örgütlenmesi, koordinasyonu, uygulaması ve kontrol edilmesi sürecidir. Stratejik yönetim ise, kurumların genel yönetim sürecini kapsayan ve üst yönetim kademelerinin öne çıktığı özel bir yönetim biçimidir. Stratejik yönetim, kurumun dış çevresiyle ilgili teşhis ve çözümlemeler dikkate alınarak faaliyetlerinin düzenlenemesi, kurum amaçlarına ulaşmak için faaliyetlerin planlanması, koordinasyon ve uygulamaya konulması ve kontrol edilmesi sürecidir.

Stratejik yönetim, stratejilerin planlanması için gerekli araştırma, inceleme, değerlendirme ve seçimleri planlama, planlanan bu stratejilerin uygulanabilmesi için kurum içi her türlü yapısal ve motivasyonel tedbirlerin alınarak yürürlüğe konulmasını, daha sonra da stratejilerin uygulanmadan önce ve uygulandıktan sonra amaçlara uygunluğu açısından kontrol edilmesini ve gerekli düzenlemelerin yapılmasını kapsayan süreçler toplamıdır.

Stratejik yönetim ve planlama her konu ve kurum için farklılık göstermektedir. Bu nedenle stratejik yönetim, geleceğe ve yapısal değişikliklere yönelik, misyonun ve topyekün hederlerin belirlenemsinin ardından faaliyet alanında ve çevre koşularınıda dikkate alarak uygulanabilir alternatif çözümlerden birinin seçilerek uygulamaya konulması üzerine yapılan planlama sürecidir.

Stratejik yönetimin başlıca beş önemli elemanı vardır.

- Olan biteni anlamak ve görebilmek
- Değişimin gerekliliğini teşhis edebilmek
- Değişim için stratejiler geliştirmek
- Değişim için araç kullanabilmek
- Stratejileri uygulayabilmek

Stratejik planlamalar sorunların tespit edilmesi, çözüm yollarının ve alternatiflerinin seçilmesi ve buna göre bir planlama yapılmasında çok iyi çalışmasına rağmen, bu çözüm yollarında yada stratejilerin nasıl uygulanacağını belirtmemektedir.

Uygulanamayan ve ya uygulamada destek bulamayan planlar bir işe yaramamaktadır. Bu tür sorunların çözülmesi için stratejik planlamaya bir adım daha attırılmıştır ve planların nasıl uygulanacağına dair teknikler geliştirilmesi gündeme gelmiştir. Stratejik yönetim anlayışı bu noktada doğmuş ve 1980’li yıllardan itibaren stratejik planlama yerini stratejik yönetime devretmiştir. Sonuç itibari ile strateji yönetim stratejik planlamanın devamı ve onu daha ileriye götüren bir yöntem, bir yönetim biçimidir.

Stratejik Yönetimin Özellikleri :

- Tepe yönetiminin bir fonksiyonudur. Gelecek planları içinde aktif rol oynayacak üst yöneticileri ilgilendiren fonksiyonları içerir.
- Uzun vadedeki amaçları ile ilgilidir.
- Stratejik yönetimde dış çevre şartları önemlilik arz eder.
- Yapı içerisinde koordinasyonu sağlar
- Eldeki kaynakları en iyi şekilde kullanmayı amaçlar
- Eldeki veriler ile kararlar verilir.
- Sosyal sorumluluk taşır

Stratejik Yönetim Kavramları :

Misyon :

Misyon, gelecekte ulaşılması istenen hedeflerine (vizyonuna) yönelik görev ve kurumun veya toplumun bu yöndeki kararlılık ifadesidir. Misyon, “niçin varız ve ne yapıyoruz?” sorularına yanıt verir ve işin kimliğini ortaya koyar.

Misyonun olması, işin hangi hizmetleri verdiği, ne yapmak istendiği yönünde yöneticileri zorlar. Başarı açık ve seçik olarak tanımlanan hedeflerin bir bütünlük içerisinde belirlenmesi ile mümkündür. Hedeflerin olmadığı zaman varlık nedeni ortadan kalkar.

Vizyon :

Vizyon, bir kurum veya toplumun geleceğine yönelik gerçekleştirilebilir amaç ve hedeflerini ifade etmektedir. Bir başka ifadeyle vizyon kurumun veya toplumun ulaşmak istediği geleceğin bugünkü resmidir”. Vizyon toplumun stratejilerini belirlenmesi ve oluşturulamasında yönetime ışık tutar.

Vizyon; mevcut gerçekler, umutlar, hayaller, tehlike ve fırsatların bir araya gelmesiyle oluşan, kurumun işin bir bütün olarak geleceğini tanımlaması için bilenden bilinmeyene zihni bir bakış, onun gelecekteki durumu ve başarısı ile ilgili bir rüya, kurumun potansiyel geleceğini gösteren bir fotograf olarak tanımlabilir. Vizyon ile kurumun geleceğe yönelik düşünceleri, öncelikleri, ilke ve değerleri ortaya konulur.

Strateji :

Bir kurumun amaçlarını gerçekleştirme yeteneği üzerinde, uzun dönemde etki yaratması öngörülen bir karar ya da kararlar bütünü strateji olarak adlandırılmaktadır.

Strateji kurumun mevcut durumunu muhakeme etmenin, geleceği gerçekçi tahmin etmenin ve yönetimin iyileştirilmesinin en önemli unsurudur. Kısaca strateji, kurumda gelişme, esneklik ve dinamiklik sağlayan en iyi yönetim araçlarından biridir.

Genel olarak stratejiler, işin faaliyetleri kapsamında temel amaçları belirleyen, bu amaçlar doğrultusunda farklı yönetim tercihleri oluşturan, uygun ortamlarda kurumun en iyi duruma geçmesini sağlayacak tercihleri uygulamaya koyacak kararlardan oluşan bir süreçtir. Strateji, amaçlar doğrultusunda fırsatçı hareket edilmesinide sağlar.

Stratejinin Benzer Kavramlarla İlişkisi :

Taktik : Kaynakların en etkili bir şekilde kullanabilmesi için değişen duruma uygun olarak alınan kısa dönemli kararlardır. Uygulamada çıkan problemlerin önceden görülmesi ve alternatiflerin hazırlanmasıdır. Sınırlı ve özel durumlara yöneliktir.


Politika : Yol gösterme ve önceden belirlenmiş amaçlara ulaşmak için izlenen yol veya genel plandır. Stratejik kararlar ise ileriye dönüktür ve tahmine dayalıdır. Strateji bir kurumun amaçlarını belirler, politika ise belirlenen amaçlara ulaşmak için izlenene yoldur. Politika stratejik yönetim sürecinin içindeki aşamalardan biridir ve özel uygulamalara yönelik ilke ve kurallardan oluşur.

Program : Hederlerin, politikaların, yöntemlerin ve görevlerin bağlantı kısmını oluşturur. Yapılacak faaliyetlerin ve tahsis edilecek kaynakların ayrıntılı dökümünün hazırlanması, yer ve zamanlarının belirlenmesi, kim tarafından ve ne zaman yapılacağının tespit edilmesi sürecidir. Program tam belirlilik hallerini ve kısmi riskleri içermektedir ve kısa süre ile ilgilidir. Strateji ise bütün bu olay ve hareketlerin uzun süre içinde öngörülmesini, bunların kurumun amaçları yönünden değerlendirilmesini ve seçilmesini gerektirir.

Yöntem : Politikaya benzer. Yöntem normal olarak stratejinin veya politikanın uygulanış şekli ile ilgilidir. Politika ve strateji, yönteme göre daha geniş bir kapsama sahiptir. Politika, strateji ve yöntemin müşterek yönleri sürekli ve uzun süreli uygulamalar olmalarıdır. Yöntem ile programın birbirne benzer yönleri, uygulamaya daha yakın olmaları ve bir işi veya bir işlemi ilgilendirmeleridir. Her iş yapılırken bir yöntem kullanılır. Stratejik planlamdada bir takım yöntemler kullanılır. Politika uygulamalar da birtakım yöntemlerin birleşmesinden oluşmaktadır.

Plan : Strateji uzun süreli seçimler ve amaçlarla ilgilidir. Plan ise amaçlara ulaşmak için araçlar ve yolların kararlaştırılması ve kabaca neyin nasıl yapılacağının belirlenmesidir. Planlama bugünün eğilimlerini yarın optimize etmeye çalışır. Strateji yarının farklı ve yeni fırsatlarından yararlanmayı amaçlar. Plan kavramı, strateji, politika, taktik, yöntem ve program olarak izah edilen bütün kavramları kapsamına almaktadır. Çünkü plan kurumun veya toplumun çevresiyle veya çevresel gelişmesiyle yakından ilgilidir.

Stratejik Yönetim Planlama Süreci :

Yönetim stratejilsinin belirlenmesi, stratejik yönetimin yerine getirmesi gereken zorunlu görevlerden birisidir. Bunun yapılması ise stratejik planlama ile yakından ilişkilidir. Stratejik planlama yapılmasının nedeni, hızlı değişimin yaşandığı gümüz belirsizlik ortamında, kurumu veya toplumu değişikliklerin yönlendirdiği bir yapı olmaktan çıkarıp, değişimin yönünü etkileme veya en azından değişikliklerden ve belirsizliklerden olumsuz yönde etkilenmeme veya bunu daha aza indirmek için mümkün olan bütün çabaların gösterilmesi gerekliliğidir.

Stratejik Amaçların Belirlenmesi :

Amaçlar belirli bir takım faaliyetlerin gerçekleştirilmesi sonucunda ulaşılması istenilen hedeflerdir. Stratejik hedefler ya da amaçlar, kurumun faaliyetlerinin niteliğine göre belirlenene zaman periyodunda gerçekleştirilmek istenilen sonuçlardır. Herhangi bir kurum için “ gelecek beş yılda yıllık ortalama büyüme hızı yüzde 5 olacaktır” ifadesi, kurum misyonlarının yönlendirdiği bir stratejik amaç örneğidir.

Stratejik amaçlar, kurumun veya işin hizmet alanını, faaliyet şeklini tanımlayan, genel nitelikte kısa ve uzun vadeli amaçlardan oluşur. Amaçlar, kurum varlık sebepleriyle çelişmeyen, kendi içlerinde uyumlu, gerçekleştirilebilir ve ölçülebilir olmalıdır. Amaçlar tam olarak gerçekleştirilmesi için, sınırlı belli bir zaman sürecine yayılmalıdır. Amaçlar, planlama ile elde edilmeye çalışılan hedeflerin açıklanmasıyla, bir planlama dahilinde ulaşılacak hedef olarak açıklığa ve kesinliğe kavuşmuş olur.

Kaynakların Analiz Edilmesi :

Strateji öncesi en önemli hazırlık öğesi kurumların kaynak ve kabiliyetlerinin incelenmesidir. Gerçekleştirilebilecek stratejilerin belirlenmesi için kaynakların bilinmesi gereklidir. Stratejik amaçlara ulaşmak için eldeki kaynakların güçlü ve zayıf yönlerinin ortaya konulması gerekmektedir. Mevcut yapının güçlü ve zayıf yönlerin bilinmesi ve analiz edilmesi stratejik seçimlerde belirleyici ve iyileştirici olacaktır. Mevcut yapının iyleştirilmesin için yapılan çalışmalar, özellikle öz eleştiriler etkin ve verimli yöntemlerin bulunmasını sağlar. Zayıf noktaların ortaya çıkarılması, uzun vadeli planlama ve stratejiler için ciddi güçlük ve sınırlamalara yol açan nedenlerin ortadan kaldırılmasına ve önlenmesine doğru atılan bir adım niteliğindedir.

Çevrenin İncelenmesi :

İşin, kurumun veya toplumun faaliyetlerini önemli ölçüde etkileyen politik, ekonomik, sosyo-kültürel, teknolojik, ekolojik, hukuksal ve diğer faktörleri belirlemek için, çevreyi incelemesi gerekir. Çevresel koşulların değişimi çevresel analizler ile belirlenmelidir. Çevresel değişikliklerin önceden bilinmesi, stratejinin daha etkin ve fırsatları değerlendirir bir yapıda olmasını sağlar.

Tahminlerin Yapılması :

Stratejik yönetim sürecinde amaçların belirlenmesi, kaynakların irdelenmesi, çevrenin incelenmesinden sonra işi, kurumu veya toplumu etkileyecek muhtemel olayların tahmin edilmesi gerekir. Geleçeği tahminde, ilk olarak açık ve net hedefler belirlenmeli ve bu hedefler doğrultusunda tahminler yapılmalıdır. Tahminlerde çevre faktörüne dikkat edilmelidir. Tahminler, gelecekteki faaliyetlerin mali kaynak, yatırım, istihdam, mal ve hizmet üretimi ihtiyaç ve tahminlerini de kapsamalıdır.

Üstünlük ve Zayıflık Değerlendirmesi :

Konu hakkında üstünlük ve zayıflıkların değerlendirilmesine yönelik SWOT analizi yapılması gerekebilir.

Kabiliyetlerin fark edilmesi, kaynakların kullanılıp kullanılamayacağı, kısaca iş veya topluma dışardan eleştirel bir bakış sağlayabilmesi için üstünlük ve zayıflık değerlendirilmesi yapılabilr.

Mevcut durumun tespitindende faydalanarak tehlikelerin ve zayıflıkların bilinmesi gerçekçi stratejilerin oluşturulmasını sağlar.

Alternatifnatif Stratejilerin belirlenip Geliştirilmesi :

Stratejik seçiminin son safhasında olmak istediğimiz yere nasıl ulaşabiliriz? Sorusu cevaplandırılır. Bunun için alternatif strateji ve faaliyetler ortaya konulmalıdır. İyi bir değerlendirme ile en uygun strateji belirlenmelidir. Stratejilerin seçiminde şuna dikkat edilmelidir.

- Hangi işle ilgilenmekteyiz?
- Mevcut olan yapımızı sürdürecek miyiz?
- Mevcut işlere yeni işler ekleyecek miyiz?

Yukarıdaki veya daha fazla hazırlanacak sorulara verilecek cevaplara göre büyüme, küçülme, yapılanma, mevcudu koruma stratejilerinin oluşturlması gerekmektedir.

Stratejileri Seçilmesi :

Oluşturulan stratejiler, karar verenlerce belirlenir. Belirleme esnasında iç ve dış durumlar göz önünde bulundurulmalı, karar vericilerin stratejileri kendi tecrübe ve ya bilimsel yaklaşımlar ile incelenmesi beklenmekdir. Bunun yapılabilmesi için üst yönetciler ile ilgili uzmanların katılımı ile bir takım kurulması ve üstün ve zayıf yönlerine göre yapılacak incelemeler sonucunda misyona, amaçlara ve potansiyelere göre uygun strateji belirlenmeldir.

Stratejinin Uygulanması :

Stratejilerin uygulanması en önemli adımlardan biridir. Bunun için stratejilerin içinde uygulama yöntemlerininde detaylı olarak verilmesi gereklidir. Bunun için gerekli eğitimler sağlanmalıdır. Stratejideki her nokta detayları ile bilenler tarafından uygulayıcılara ve bu işe yürekten inanan yöneticilere anlatılmalıdır.



Uygulamanın İzlenmesi ve Değerlendirilmesi :

Bir planın uygulanmasında ana amaç, sonucu elde etmek için en iyi yöntemin geliştirilmesidir. Bu da belli bir süre sonunda izleme ve değerlendirme çalışmasıyla gerçekleştirilir. Uygulamanın izlenmesi ve değerlendirilmesi aşaması aslında stratejik yönetim planının bir parçası olmaktan daha çok, bireysel yada kurumsal performans değerlendirilmesinin bir konusudur. Ancak uygulayacıların kendi istekleri veya bir yöntem ile geri bildirim sağlamaları halinde stratejinin uygulanması sağlanabilir veya eksiklikleri giderilebilir.

BUGÜNÜN BAŞARISI YARININ ZİNCİRİDİR

BUGÜNÜN BAŞARISI YARININ ZİNCİRİDİR

*Aşağıda okuyacağınız yazı “Sabah Business Dergisi” Kasım 2003 sayısında yayınlanan Sean Blair tarafından kaleme alınan yazıdan alınmıştır.

Yenilikçiliğin yönetim biçimlerindeki rolünün önemini tartışmaya gerek yok. Hızla değişen dünyaya ayak uydurup kurumları farklılaştırarak rekabette bir adım öne çıkmak için yenilikçiliği kucaklamak artık zorunluluk ..

Yıllardır verimliliği arttırmak için çabalayan yöneticiler, artık yenilik yapmaları ve işlerine farklılık kazandırmaları yönündeki taleplerle karşı karşıya. Sean Blair ‘in yenilik yapabilmek için önerdiği bazı ilkeler yenilikçilik konusunda yeni bakış açıları yaratmakta yardımcı kılavuz niteliğindedir.

· Sakin Olun
Gelişen düşüncelerin farkına varın

· Yeni Düşünce Tarzı için Hazırlanın
Yenilikler, icatlar, tasarımlar ve eserler .. Bunlar asidir, baş kaldırırlar. Zihninizi ve gözlerinizi açın, önyargılarınızdan kurtulun. Yepyeni düşünce şekline hazırlanın ve yargılarınızı rafa kaldırın.

· Dünyayı Görün
Dünyadaki değişik ürünleri inceleyin. Bunlar gerçekten yenilik midir? Ambalajlanmış düşük kalorili, çevre dostu, kurşunsuz, mikrodalgaya uygun, güçlendirilmiş formüllü, ekstra vitaminli, faizsiz, şimdi al sonra öde... bunlar gerçekten yenilik mi? Gördüğünüz şey dünya mı yoksa pazarlama departmanlarının yenilik olarak adlandırdıkları şeylerin gerçeklerini filtre eden bir yapı mı?

· Temelleri Sorgulayın
Pazarlamada gerçek anlamda yenilik, Pazarlama kavramını ve çalışma seklini yeniden tanımlamaktır. Kurallar zaten ömürlerini tamamlamışlardır, onları baştan yazın.

· Aynı Şeyi İki Defa Yapmayacağınıza Söz Verin
Başarılarınızı tekrarlamayın, onlara bağlı kalmayın. Bugünün başarısı yarının zincirleridir. Bir sonraki başarıya geçin. İyi olmayı unutun.

· Gülün
Espri yeteneği insan beynindeki en önemli özelliklerden biridir. Olaylara başka bir açıdan bakmanızı sağlar. Gülümsemek insanlar enerji verir. “Cool” olmayın, bu tarz siyahlara bürünmüş tutucu bir korkudur.

· Oynayın
Oyunlar, düşünülmez olanı düşünmenizi sağlar. Oyun oynamak zihninizi hürleştirir ve yaratıcılığın tadına varmanızı mümkün kılar.

· Yeni Bir Süreç
Dünyanın yenilenme sürecine siz de yeni bir şekilde yaklaşın. Eğer okulda öğretilenleri uyguluyorsanız, bu birçok kişiyle yaklaşımınızın aynı olduğunu göstermez mi? Pazarlamada yenilik pazarlamanın ne olduğunu baştan tanımlamak ve yaratıcılığın yeni bir süreçten geçmesini sağlamaktır.

· Özgür Olun
Özgür olmak zordur. Kendinizi bugün ne kadar özgür hissediyorsunuz? Ben ne kadar özgür hissediyorum?

· Simgeler Kullanın
Burada yaratıcılığı öldüren değil mevcut potansiyeli ortaya çıkaran sembolizmden bahsediyoruz. Daha yenilikçi olmak için hangi simgeleri kullanabilirsiniz? Kurumunuz hangi simgeleri kullanabilir?

· Pazarlamanın İçinde Olmayın
Dönüşüm alanında yer almalısınız. Yaratıcı aracı olun. Göreviniz yenilik yapmaksa pazarlamanın ötesine geçin, bir sonraki adıma bakın.

· Sistemler Tasarlayın
Yeni ürünler değil, yeni sistemler tasarlayın. Ürünleri destekleyen, ürünlere destek veren sistemler. Yeni ve açık sistemlerle çalışın. Kurumunuzdaki yaratıcılığı teşvik etmek için sorumluluk almaktan kaçınmayın.

· Sonsuzluk Oyununu Oynayın
Ürün yaratmayın, sonsuzluk oyununu oynayın. Yaratıcılık süresi sonsuzdur, ancak yaratıcılığın sonucunda ortaya çıkan ürün sonsuz değildir. Ürün yaratımı sürecine dahil olun, onunla oynayın ve ondan bir şeyler öğrenin., ürünün kendisinden değil. Ürün bir gün kaybolur gider ama süreç sonsuza kadar devam eder.

· Aşamalı Olarak Gelişme Kavramını Uzaklaştırın
Aşamalı gelişme kavramı artık bir çok kuruluş için ölüm ilanı haline geldi. Starbucks piyasada bir devrim yaparken, Nescafe’yi aşamalı olarak ilerletmenin anlamı var mıdır?

· Yaratıcı Bir Bilinçle Bağlanın
İş yapmanın özünü keşfedin. Yeni pazarlama kavramı, kişilerin ve kurumların yaratıcı bilinçlerini genişletmelerini ve zihinsel ve ruhsal potansiyellerin daha fazla kullanabilmelerini sağlıyor.

· Alan Yaratın
Derin bir nefes alın ve kendinize her an her şeyin olabileceği bir alan yaratın. Alana sadece zekadan daha fazlasını aşılayın. İnsanların sıra dışı bir şekilde düşünmelerini teşvik edecek şekilde güven yaratın. Ancak bunu kendi ofisinizde yapmayın.

· Cesur Olun
İçinizdeki cesaret duygusuna kulak verin ve cesur olun. Siz bunu hak ediyorsunuz ama kurumunuz hak etmiyor olabilir. Kararı siz vereceksiniz.

· Gerçek Rekabeti Kavrayın
Rekabet artık ürünler arası değil, değişik iş modelleri arasında yaşanmaktadır. Mücadele iş kavramının tasarımı konusundadır.


· Eğlenin
Neyi seviyorsanız onu yapın. Aksi takdirde yaratıcı ve yenilikçi olamazsınız. Başarısızlıktan bile zevk almasını bilmelisiniz.

· Doğrusal Olmama Durumunu Anlayın
Doğrusal olmayan bir ekonomide yaşıyoruz. Dolayısıyla geç kalma ve beklemeyi göze almayın.

· Sevgi
Sevginin getirdiği enerji çok önemlidir. Onu akıllıca ve sıra dışı amaçlar için kullanın. Hayatta iyi şeyler yapabilirsiniz.

· Dinleyin
En az çıkan sesleri bile dinleyin. Siz su anda yeni fikirleri, daha önce duyulmamış sesleri ortaya çıkarmak için ne yapıyorsunuz?

· Değişim Tepeden Başlamaz
Değişim eylemcilerle başlar. Onları bulun, fırsat tanıyın, ödüllendirin ve zevk almalarını sağlayın.